Arnavutköy çileği
Nihat Genç’in Leman’da bir yazısı çıktı; bütün dil bozukluğuna, bilgi eksikliğine ve grandiözitesine rağmen hemen her zamanki gibi meseleyi çok iyi yakalamış. Özetle; “Eskiden her şey bedavaydı; deniz, kıyılar, sokaklar, çeşmedeki su, ağaçtaki meyvalar, denizdeki balık, gittiğimiz okul, arkadaşlarımızın derse yardım etmesi, ekmeğe sürülen yağla akşama kadar idare ederdik. Yeni düzen güya dünyayı zenginleştirirken tüm bunları elimizden aldı, her şeyi mal’a çevirdi, etrafımızı saran arabalar, dershaneler, spor salonları, bilgisayarlar hayatımıza hiçbir şey katmadığı gibi bizi fakirleştirdi, ormana-parka gidip hava almak bile paralı oldu” diyor.
13-15 Mart arasında “Ateroskleroz 2009 Güncelleme” toplantısını yaptık Avrupa Kardiyoloji Derneği Ateroskleroz Patofizyolojisi Çalışma Grubu’nun da katılımıyla. Ayrıntılarını dergide okuyacaksınız, o bakımdan içeriğe girmeyeceğim. Güzel bir toplantı oldu olmasına; konuşmacıları ve konu dağılımını da iyi seçmişiz, aferin bize. En hoşuma giden de, o konuşmacı camiası içerisinde bir tür kolej havasını korumamızdı. Temel Abi, Vedat Abi, Giray Abi, akranlarım Lan Sacit, Lan Taner ve bana abi diyen Sadiciim, Fatihçiim, Meralciim, hiçbir kategoriye girmeyen Eyvah Timur!
Böyle bir durum var gerçekten; seneye içinde 30’uncu yılımı idrak edeceğim (öğrencilik dâhil) İstanbul Tıp Fakültesi’nde anabilim dalı başkanları toplantısında bile böyle bir hava oluyor. Boşuna söylememişler, profesör üniversiteye girip bir türlü çıkamayan insandır diye. Tabii işin burukluğu da buradan başlıyor; yine bir 14 Mart’ı bildiğiniz gibi hekim öğretim üyelerine getirilen yeni heyecanlarla idrak ettik. Birileri de şu ahir ömrümde “şunlar için bir kere de iyi bir şey düşünelim” diyecek mi acep? Diğer burukluk ise daha önceki yazılarda da değindiğim gibi, katılımdan mütevellit. Toplantıya kâğıt üstünde beklediğim katılım sağlandı mı? Evet. Peki, salonda beni bile heyecanlandıran o güzelim tartışmaları izleyecek heyecanlı katılımcılar buna mütekabil kemiyette mi idi? Artık çoğu toplantıda kanıksadığımız gibi; hayır.
Bunun nedenleri çeşitli; bir kısmını geçen sayıda da açıklamıştım. Tabii insanların yabancılaşmasının, kısa vadeli hazlara alışmasının da rolü var da, geçelim, yapıcı olmaya çalışalım. Toplantılarımıza katılanlardan sık sık “Bu beklediğimiz gibi bir toplantı değilmiş, çok şey öğrendik” tepkisini alıyoruz. Demek ki katılım eksikliğini insanların içindeki ilginin sönmüşlüğüne bağlamak konuyu açıklığa kavuşturmuyor. Daha ziyade mönüde ne var, insanlara ne kanıksatılıyor ona bakmalı. Bana “bu kadar da olmaz” dedirten bir reklam var, -çok var da, bu açıklayıcı- ondan yola çıkarak söyleyebilirim ki insanlar yenilik olarak “tostlanmış dürüm” yemek istemiyor. Ne kadar reklam yapsanız, ne denli koreografili sunum, lüks otelde konaklama, rejoice-kısa paça kapışması, iletişim becerisi, ı-ıh; envai çeşit ambalaj, dürümü tostlamanızdaki yaratıcılık sığlığını örtmüyor.
Böyle olunca bu zehir; bu bilginin, yaratıcılığın mallaşma hali diğer iyi niyetli çabaları da sarıyor. O canlı fikir alışverişi, o tartışmanın coşkusu, dolmayan salonlar, konuşması bitince peşinde onlarla bir sonraki projeyi bağlamaya çalışanlardan bir hare ile uçağına, bir sonraki tosta yetişen konuşmacılar, kahve aralarında kenara çekilip oturum ayarlamalar, yemekte protokol masasında yer kapmalarla kuruyup gidiyor; düzenleme kurulunun yalnızca kendi oturumuna geldiği toplantıda bereket olur mu, imam toplantıda uyursa, cemaat metrositiye, kanyona alışverişe gider.
Her neyse kaçıranlar için toplantıyı filme çektik, ilginç tartışmaları ile birlikte ateroskleroz.org’da yer alacak. International Atherosclerosis Society destekli ve uluslararası katılımlı Atherosclerosis and it’s Complications in Clinical Practice toplantımız 13-15 Eylül’de Çeşme’de… O zamana dek web sitemizdeki fikir alışverişine bekliyoruz hepinizi.