Yeni yıl ve sektör öngörüleri
Değerli Farmaskop okuyucuları; Aralık ayı genellikle hepimizin geçtiğimiz yılda neler yaptığımız ya da yapmadığımız ile ilgili değerlendirmelerin gündeme geldiği bir ay.
İlaç sektöründe geçtiğimiz yıl içerisinde yapılan düzenlemeler düşünüldüğünde bu konuların sıklıkla gündeme gelmesi elbette tesadüf değil. 2009, sektör açısından özellikle ilaçların fiyatlandırılması ile ilgili politikaların radikal bir şekilde değiştiği bir yıldı. Devletin sağlık harcamalarını kontrol altına
Daha önceki yazılarımda ele aldığım üzere sağlık hizmetlerinin en önemli ve çoğu zaman da en kolay ulaşılabilir unsurlarından olan ilaç ve ilacın fiyatlandırılması, ruhsatlandırılması ve geri ödemesi ile ilgili süreçlerde yaşanan değişim sadece Türkiye’ye özgü değil. Bütün dünyada benzer kaygılarla benzer düzenlemeler yapılmakta veya yapılması tartışılmakta. Bugün özellikle araştırmacı ilaç firmalarının örgüt yapılarını incelediğimizde, geçtiğimiz 10 yıldan çok farklı olarak “pazara erişim” ve “kurumsal ilişkiler” fonksiyonlarının hiyerarşinin üst düzeylerinde yer aldığını ve giderek önem kazandığını görmekteyiz. Artık hepimizin bildiği üzere, yeni bir ilacın geliştirilmesi ve pazarlanmasında en kritik aşama, bu ilacın bedelini ödeyecek kurumun bu ödemeyi yapmayı
Önümüzdeki yılın ilaç sektörü açısından ne göstereceğine ilişkin kehanette bulunmaya çalışırken özellikle geri ödeme üzerindeki baskının belki de artarak devam edeceğini söylemek mümkün. Bu baskının önemli nedenlerinden birisi de, aslında karar verme konumunda olanların kararlarını sadece ürünün fiyatına bakarak değerlendirme eğilimlerinden kaynaklanıyor. Maalesef bu kararların sadece fiyat göz önüne alınarak yapılması, yeni ilaçların sisteme girmesinin önündeki en önemli engel olarak karşımıza çıkıyor. Geri ödeme kararlarının alınması ve hatta hiç olmaması gerektiği halde ruhsat verme sürecinde ürünün fiyatı ve bütçe etkisi en önemli karar verme kriteri olarak görülüyor. Oysa fiyatın yanı sıra ilacın tedavi sürecinde kazandırdıklarının da göz önüne alınması gerektiğini hepimiz biliyoruz. Belki de bu durum da üzerinde durulması gereken konu, bu sürecin nasıl daha objektif ve bilimsel kriterlere göre yapılabileceğini tartışmak ve sağlıkta teknoloji değerlendirmesinin diğer birçok ülkede de olduğu gibi kurumsallaşmasına destek olarak öncülük etmek. Orta ve uzun vadede bunun katkısı hem devlet, hem ilaç firmaları ama en çok da toplum açısından çok büyük olacaktır.
Yeni yılın tüm okuyucularımıza güzellikler getirmesi dileğiyle…