Creasoup

Farmaskop - İlaç ve Sağlık Profesyonellerinin Dergisi

18 Aralık 2008, Perşembe 15:12

Kıt kaynak, sonsuz ihtiyaç

Değerli Farmaskop okuyucuları; geçen sayıdaki makalemde, maliyet etkililiğin geri ödeme kararlarını belirleyen tek faktör olmayabileceğini; karar verme sorumluluğunda olanların, maliyet etkililiğin yanı sıra başka faktörleri de göz önüne alabileceğini ve bu faktörlerin muhakkak karardan etkilenen taraflara duyurulması gerektiğini belirtmiştim. Bu sayıda diğer faktörlerin neler olabileceğini ve karar verme konumunda olanların ne tür baskılarla yüz yüze olduğunu ele almaya çalışacağım.

Bu köşede birçok sayıda belirttiğim gibi kaynakların kıt, ihtiyaçların sonsuz olması hemen her sektörde olduğu gibi sağlık sektöründe de geçerli bir durum. Sağlığı diğer sektörlerden önemli ölçüde ayıran özellikleri, sağlığın her insanın doğuştan sahip olduğu bir hak olarak algılanması ve sağlık ihtiyaçlarının koşulsuz karşılanması gerektiği konusunda ortaya çıkan algılamalar. Bunlar, sektörde kaynak kıtlığıyla ilgili tartışmaları neredeyse bir tabu haline getirmekte. Ancak nihai karar noktasında topluma hangi sağlık hizmetlerinin sağlanıp hangilerinin sağlanmayacağının belirlenmesinde en önemli girdi eldeki kaynak miktarı olmak zorunda. Şu halde karar vericilerden beklenen, kararları bilimsellik ve şeffaflık ilkelerini gözeterek vermeleri. Bu köşede uzun süredir ele almaya çalıştığım gibi farmakoekonomi karar vericilere yol gösteren, kararların eldeki kanıtlara göre verilmesine yardımcı olmaya çalışan bir alan. Farmakoekonomik analizlerden beklenen en önemli katkı, karar vericilerin önceliklendirme kararlarında toplumsal faydayı maksimize edecek, kaynakları en iyi kullanacak kararları almalarını sağlamak.

Farmakoekonomik analizlerin temel amacı, ilaçların maliyeti ve etkililiği konusunda rehberlik ederek karar vericilerin önceliklendirme kararlarına yardımcı olmaktır. Ancak maliyet ve etkililiğin dışında bu kararlarda etkili olabilecek iki önemli kavramın göz ardı edilmemesi gerekiyor. Bunlardan birincisi ödeme gücüdür. Herhangi bir tıbbi müdahale ya da ilaç ne kadar etkili olursa olsun, mevcut kaynakların bunu karşılamasının mümkün olmadığı durumlarda karar vericilerin önlerindeki alternatifler ya bu müdahaleyi bütün faydalarına karşılık ödeyememek ya da bir başka müdahaleden bu tarafa kaynak aktarmak veya yeni kaynak yaratmak şeklinde olacaktır.  Zaman zaman çeşitli ortamlarda tartışılan, yeni müdahalelerin sağlık hizmetleri kapsamına alınmasında bu tür analizler yapılırken bu kriterler göz önüne alınmadan daha önce ödeme kapsamına alınan müdahalelerin etkililiğinin de sorgulanması gereği burada ortaya çıkmakta. Türkiye’de de sağlık sektöründe zaman içinde bu tartışmaların mutlaka yapılması ve mevcut ödeme kapsamındaki müdahalelerin etkiliğinin de sorgulandığı bir noktaya gelinmesi kaçınılmaz.  Eğer sektör için yeni kaynak sağlanamıyorsa bu durumda mevcut kaynakların kullanımını sorgulamak ve kaynakları etkili ve verimli olmayan alanlardan daha etkili olduğu belirlenen alanlara kaydırmak gerekir. Ancak hemen her sektörde olduğu gibi sağlık sektöründe de yapılması en güç işlerden biri, kaynak dağılımı örüntüsünü değiştirmektir. Özellikle sektör içindeki güç dengeleri ve potansiyel çatışma alanları düşünüldüğünde bu yola başvurmanın getireceği ilave sorunlar ortadadır.

Kaynak kullanım kararlarında sağlık teknolojisi değerlendirme sonuçlarının kullanılmasının önündeki bir başka önemli engel de bu kararların uygulanabilirliğiyle ilgili… Bazen yeni teknolojilerin kapsam içine alınması kararlarının verilmesinde bir teknolojiyi reddetmek, politik olarak mümkün olmayabilir. Örneğin bir ilaca toplum tarafından çok büyük bir değer atfediliyorsa ve söz konusu hastalıkla ilgili hem hasta gruplarının hem de profesyonel birliklerin güçlü bir örgütlenmesi varsa bu durumda yapılan analizlerde maliyet etkili olmayan bir ilacın kapsam altına alınmaması kararına varmak çok kolay olmayabilir. Türkiye’de son yıllarda yapılan, tezgahüstü (over the counter-OTC) ilaçların ödeme kapsamına alınıp alınmaması tartışması da aslında bu çerçevede değerlendirilebilir.

Görüldüğü gibi sağlık teknolojisi değerlendirme sürecinde yapılan analizler karar vericilere kanıta dayalı, bilimsel ve şeffaf bir karar verme süreci sağlamaya çalışmakla birlikte kaynak kullanım kararlarında tek etkin girdi olmayabilir. Bu tartışmaları bir başka boyuta taşımak için toplumun katlanabileceği bir eşik değerinin belirlenmesi ve kararların bu eşik değer çerçevesinde verilmesi gündeme gelebilir.

 


SİZ DE YORUM YAPIN