Creasoup

Farmaskop - İlaç ve Sağlık Profesyonellerinin Dergisi

24 Kasım 2008, Pazartesi 18:38

Ekonomik değerlendirmede karar süreçleri

Son birkaç aydır bu köşedeki yazılarımda genel olarak ekonomik değerlendirme analizlerinde hem maliyet hem de sonuçlar üzerinde bu köşenin elverdiği kapsamda durmaya çalıştım. Bu değerlendirmeleri yapmamın amacı, Türkiye’de ilaca ilişkin geri ödeme kararlarında farmakoekonomik analizlerin yapılması zorunluluğunun tartışıldığı bir dönemde, konuyla ilgili teknik bilginin sadece buzdağının su üstünde kalan bölümüne ilişkin bazı değerlendirmeleri sizlerle paylaşmaktı. Bu sayıda ve izleyen sayılarda ekonomik değerlendirme yöntemlerinin karar verme süreci üzerindeki rolü üzerinde durmak istiyorum.

Bu konuya ilişkin görüşlerimi sizlerle paylaşmadan önce zaman zaman sektörde çalışanlar ve karar vericilerle yaptığım görüşmelerde, her iki tarafta da yaygın olduğunu düşündüğüm yanlış bir değerlendirmenin altını çizmek istiyorum. Ekonomik değerlendirme yöntemlerinin karar verme sürecindeki rolünün Türkiye’de henüz tam olarak belirginleşmediği kanısındayım. Bana göre bunun en temel nedenlerinden biri genel anlamda sağlık ekonomisi nosyonunun ülke genelinde henüz yeterince gelişmemiş olması, bir diğeri buna bağlı olarak amaç-araç ilişkisinin birbiriyle karıştırılmasıdır.

Karar verme süreçlerinde ekonomik değerlendirme yöntemlerinin kullanılmasının altında yatan temel neden bu süreçte verilen kararların, seçilen ilkeler ve bakış açısı doğrultusunda kanıta dayalı, şeffaf ve objektif bir şekilde verilmesine yardımcı olmasıdır. Bir başka ifadeyle, ekonomik değerlendirme yöntemleri, kararı belirleyen tek araç olmadıkları gibi, gerekli önlemler alınmadığı zaman yukarıda sözü edilen prosedürel amaçlara (kanıta dayalılık, şeffaflık, objektiflik) da hizmet etmeyebilir. Ekonomik değerlendirme yöntemleri, esasen, zaten kıt olan ve en iyi şekilde kullanılması zorunlu kaynakların dağıtımında faydaları maksimize etme amacının bir aracıdır. İster makro düzeyde isterse de mikro düzeyde her karar vericinin cevaplaması gereken en kritik soru; “Elimdeki kaynakları en iyi şekilde nerede değerlendirirsem kurumum/sektörüm/kamu/toplum için en iyi faydayı elde etmiş olurum?” sorusudur. Dolayısıyla, bu sorunun cevaplanmasında (amaca ulaşılmasında) kullanılabilecek araçlardan biri “ekonomik değerlendirme yöntemleri” olup, bunlardan beklenen yararların ortaya çıkması için de prosedürel amaçların/kriterlerin gerçekleştirilmesi gerekir.

Gerek yöntemlerin uygulanmasında kullanılacak girdiler gerekse analizlerin sonuçları, benimsenen bakış açısına (perspektif) bağlı olarak farklılaşabilir. Analizler “ödeyici kurum” bakış açısıyla farklı, “toplumsal” bakış açısıyla farklı sonuçlar doğurabilecektir. Bu sonuçların yol açacağı geri ödeme kararları da aynı olmayacaktır. Bir başka anlatımla, sadece direkt tıbbi maliyet ve faydaların karşılaştırıldığı bir analiz sonucunda yapılan değerlendirme ile direkt-indirekt maliyet ve faydaların karşılaştırıldığı bir analiz sonucunda yapılan değerlendirme farklı sonuçlar üretecektir. Esasen hangi bakış açısının benimseneceği kararı da kendi başına değer yargılarını da içeren bir karar olup, sonuçları etkileyen kritik bir öğe. Bakış açısının belirlenmesin de ekonomik değerlendirme yöntemlerinin karar verme sürecinde kullanımı konusunda herkesin aynı anlayışa sahip olduğu anlamına gelmeyebilir. Bu analizlerin önceden belirlenen kriterlere uygun olup olmadığının belirlenmesi ve sonuçlarının (rakamlar/oranlar, v.s.) yorumlanması  da gerekir.

Buradaki temel noktalardan biri, bu kriterlerin herkes için bilinen, şeffaf ve objektif kriterler olması. Bir başka ifadeyle, örneğin yapılan analizler sonucundan maliyet etkili olduğu açık bir şekilde belirlenen bir ürünün geri ödeme kurumu tarafından ödeme listesine alınmasının/alınmamasının gerekçeleri, sadece o ürün için başvuruda bulunanlar tarafından değil, kamuoyu tarafından da bilinmeli. Aksi takdirde, karar verme sürecinde bu analizleri kullanmanın altında yatan temel nedenlerden, “geri ödeme kararlarını bilimsel, şeffaf ve kanıta dayalı bir zemine dayandırma” ilkesi en baştan zedelenir. Bu yöntemleri kullanmanın temel amaçlarından biri, bu kararlarda gri alanları mümkün olduğu kadar azaltmak ise maliyet etkili olduğu gösterilen bir ilacın kabul edilmemesi sadece bu gri alanlara bir yenisini ekleme noktasında katkıda bulunacaktır.

Burada üzerinde durmak istediğim diğer bir konu da, maliyet etkililiğin geri ödeme kararlarını belirleyen tek faktör olmayabileceğidir. Karar mekanizmasının nihai geri ödeme kararını hangi faktörlere dayalı olarak vereceğinin ve maliyet-etkililik ile bütçe analizi etkisi gibi analizler dahil bu faktörlerin kararda nasıl bir rol oynayacağının belirlenmesi ve ilgililere açık biçimde duyurulması da geri ödeme kurumunun en temel sorumluluklarından biri olmalı. Bu konu üzerinde önümüzdeki sayılarda daha ayrıntılı duracağım.

 


SİZ DE YORUM YAPIN