Creasoup

Farmaskop - İlaç ve Sağlık Profesyonellerinin Dergisi

Farmaskop Ayın Konuğu
Dr. Hasan Kuş Sağlıkta Kalite İyileştirme Derneği Yönetim Kurulu Başkanı
Şubat 2008

Hedef hizmet kalitesi olmalı

 Son yıllarda sağlıkla ilgili gündemin temel mevzuları arasında yer alan kalite konusu, sektör paydaşlarını harekete geçirdi. Özellikle Sağlık Bakanlığı’nın, özel hastaneleri akredite etmek konusunda başlattığı girişimler, bazı başka konuları da gündeme taşıdı. Başta Sağlıkta Kalite İyileştirme Derneği (SKİD) olmak üzere Türkiye’de faaliyet göstermekte olan çeşitli dernekler konuyla ilgili görüşlerini sıralayarak çalışmalarda aktif rol üstlendi. Biz de hem sıcak gündemi takip etmek, hem de SKİD’i yakından tanımak için derneğin yönetim kurulu başkanı ve aynı zamanda Anadolu Sağlık Merkezi Genel Direktörü Dr. Hasan Kuş ile görüştük.

 
SAĞLIKTA KALİTE İYİLEŞTİRME DERNEĞİ’NİN FAALİYETLERİNİ KISACA ANLATIR MISINIZ? Dernek, 2006 yılının ikinci yarısında kuruldu. Hedefi, Türkiye’de sağlık hizmeti sunumunun uluslararası standartlar seviyesine getirilmesini ve hatta ötesine geçmesini sağlayacak öncü ve referans bir kuruluş olmaktır. Gelişmiş pek çok ülkede bu tür kuruluşlar olduğunu biliyoruz. Ülkemizdeki bu boşluğu doldurma girişiminde bulunurken önce derneğin sağlık sektöründe yerini alıp tanımlamasını, sağlıkta kalite ve hasta güvenliği konusunda politika geliştirmesini, toplumun bilinçlenmesi yolunda çalışmasını, sektörel yayıncılığa katkıda bulunmasını, kıyaslama çalışmalarının yapılmasını sağlamasını ve desteklemesini gözettik. SKİD, sektörde benzer kurum ve derneklerle belli bir vizyonu paylaşıp üretime geçme arzusuyla faaliyetlerine başladı.
 
ESQH (European Society for Quality in Healthcare) Avrupa’da son derece aktif bir dernektir. Buraya sadece dernekler üye olabilir. Biz de bu dernekle uzun zamandır temas halindeydik. SKİD kurulduktan sonra hemen ESQH üyeliğimizi aldık ve derneğin Avrupa dışından ilk üyesi olduk ki bu bizim için çok anlamlıdır. İlk bilimsel faaliyetimizi Nisan 2007’de “Sağlıkta Performans Ölçümü” başlığı ile gerçekleştirdik. Yaklaşık 200 kişinin katıldığı ve uluslararası düzeyde konuk konuşmacının yer aldığı toplantı hayli ses getirdi. Ardından sağlıkta kalite sistemleri ve akreditasyon ana temasını taşıyan ilk eğitimimizi gerçekleştirdik. İnternet sayfamızı oluşturduk ve zaman içerisinde yenileyerek geliştirdik. Bu yıl içerisinde bir Avrupa Birliği projesinin ülke koordinatörü olduk; Kasım ayı içerisinde başlangıç toplantısı yapılacak. Bu projenin SKİD açısından dikkat çeken tarafı; biz projeye katılma talebini iletmeden, doğrudan derneğimize bu görevi üstlenmemiz yolundaki teklifin gelmesi oldu.
 
PROJENİN KONUSU NEDİR? Hastane performansı yönetimine ilişkin bir proje. Hastaneler tarafından sunulan hizmetin ölçümlenmesini konu ediniyor. Bu proje kapsamında tam ve yarı zamanlı, yüksek profilli çalışanlara gereksinim duyacağız; bu da bize derneğin genel faaliyetleri açısından da önemli avantajlar sağlayacak.
 
SAĞLIK BAKANLIĞI’NIN, HASTANELERİN SINIFLANDIRILMASINA İLİŞKİN ÇALIŞMALARI KONUSUNDA DERNEĞİN GÖRÜŞÜ NEDİR? Bu konuda bakanlığın çeşitli kriterleri var: Sağlık hizmet sunumunda kalite, yatak sayısı, vaka bileşimi gibi… SKİD olarak bizim bu konuda ciddi çekincelerimiz var. Sağlık Bakanlığı, devlet hastaneleri için JCI standartlarından yola çıkarak geliştirdiği kriterleri bir miktar değiştirerek özel hastaneler için de geçerli kılma kararı aldı. Yani Sağlık Bakanlığı’ndan gelen ekipler özel hastaneleri bu kriterler doğrultusunda denetleyecek ve bir skor ortaya çıkacak. Bu bir akreditasyon uygulamasıdır. Ancak bakanlık bünyesindeki bir dairenin böyle bir akreditasyon çalışması yapması uygun değildir; dünyada da bizim bildiğimiz herhangi bir örneği yoktur. Bu noktada elbette çeşitli endişeler doğmaktadır. Öncelikle, sektörün en büyük hizmet sunucusu olarak bakanlığın kendi ekipleri ile özel hastaneleri tetkik etmesi bir çıkar çatışması yaratacaktır. İkinci olarak, tetkik sürecini tarafsız ve tutarlı bir şekilde yürütmek sanıldığı kadar kolay bir iş değildir, önemli bir bilgi birikimi ve efor gerektirir. Üçüncü olarak da, sonuçların toplumla paylaşılma şekli son derece kritik öneme sahiptir.
 
Bu akreditasyon sürecinin gündeme geliş nedeni, özel hastanelerin sınıflandırması sırasında kullanılacak verilerin toplanmasıdır. Hastanelerin süreç sonunda elde edilecek birtakım skorlar aracılığıyla sınıflandırılması ve buna bağlı olarak hastalarından ne kadar katkı payı talep edebileceklerinin saptanması hedefleniyor. Yani, söz konusu akreditasyon çalışmasının temel amacı sağlık hizmetinin niteliğini ve hasta güvenliğini artırmak değildir. SKİD olarak bu noktada itirazımız var. Bize göre, sağlıkta kalite çalışmalarının temel amacı hasta odaklı olmalıdır. Yan fayda olarak elbette akreditasyon değişik yöntemlerle finansal açıdan da teşvik edilebilir, ancak finansal konular öncelikli amaç olmamalıdır.
 
Bizim önerimiz bağımsız bir ulusal akreditasyon programının oluşturulmasıdır. Biliyoruz ki, birçok ulusal sistem bu yaklaşımla oluşturulmuştur. Ancak, kamusal sistemler başarısız olur diye bir genel kural da yok. Nitekim Fransa örneği önümüzde duruyor. Bu ülkede kamusal bir akreditasyon programı (l’ANAES) makul bir maliyetle oluşturuldu ve tüm ha

SİZ DE YORUM YAPIN

Önceki yazıyı okuyun:
Türkiye yeni ilaçlara daha hızlı erişebilmeli

AİFD Başkan Yardımcısı Engin Güner, yenilikçi ilaçların insan sağlığına olumlu katkılarının ve ekonomik açıdan yarattıkları değerin dünyada olduğu gibi ülkemizde...

Kapat