Creasoup

Farmaskop - İlaç ve Sağlık Profesyonellerinin Dergisi

16 Temmuz 2013, Salı 14:56

Kanser tedavisinde yeni dönem: siPNR

Hacettepe Üniversitesi Rektörü Prof. Dr. Murat Tuncer, geçen yıl dünyanın en önemli kanser enstitüsü MD Anderson Cancer Institute ile işbirliği protokolü imzalayan Hacettepe Üniversitesi Kanser Enstitüsü’nün, bu sayede dünyanın dört bir yanından prestijli 22 kanser enstitüsüyle eğitim, araştırma ve tedavi konusunda ortaklaşa çalışmalar yürütme fırsatı yakaladığını bildirdi.

Hacettepe Üniversitesi Kanser Araştırma Enstitüsü’nün işbirliği protokolü çerçevesinde düzenlediği çalıştayda, sadece ABD’nin yanı sıra dünyanın en prestijli kanser enstitüsü MD Anderson Cancer Institute’den bilim adamları, kanser tedavisindeki araştırmalar ve geliştirilen yeni yöntemler hakkında bilgi paylaşımında bulundu.

Hacettepe Üniversitesi Kanser Enstitüsü Müdürü Prof. Dr. Kadri Altundağ, MD Anderson Cancer Insttute ile işbirliği sayesinde Türkiye’nin, dünyanın, alanında en başarılı kurumlarıyla ortaklaşa çalışmalar yürüteceğini söyledi. Yeni Şafak’ta yer alan habere göre; MD Andersan’ın, dünyada 22 enstitüyle ‘kardeş’ anlaşması olduğunu anımsatan Prof. Altundağ, ‘MD Anderson önderliğinde bir araya geliyor, bu enstitüler ve işbirliği konusunda çalışmalar yürütüyor. Her enstitü kendi çalışmalarına ilişkin bilgiler veriyor, bilgi paylaşımında bulunuyor. Biz 2012 Haziran ayında bir işbirliği protokolü imzaladık. Araştırma, eğitim ve öğrenci, akademisyen değişimi alanlarında işbirliği yapacağız. Eğitim odaklı bu çalışmaların yanı sıra klinik araştırmalarda da ortaklaşa çalışmalarımız olacak.’ dedi.

Altundağ, Türkiye’de bu alanlarda daha etkin olabilmek için Ulusal Kanser Enstitüsü kurulması hazırlıkları olduğunu belirterek, ‘Sağlık Bakanlığı ile Hacettepe Üniversitesi’nin sıkı işbirliği var ve önümüzdeki yıllarda Ulusal Kanser Enstitüsü’nün de kurulmasıyla, araştırma laboratuvarı da geliştirilecek. Bu konuda Rektörümüz Prof. Dr. Murat Tuncer’in yanı sıra Sağlık Bakanlığı olsun Başbakanlık olsun destek görüyoruz. Ulusal Kanser Enstitüsü sayesinde yıllarca üstünde çalışılan araştırmalar arttırılarak geliştirilecek.’ diye konuştu.

KANSER’DE YENİ UMUT VE YENİ DÖNEM

Enstitüdeki araştırmalar sonucu kanser hastalığının tedavisinde yeni geliştirilen yöntemlere ilişkin bilgi veren MD Anderson Cancer Institute’den Prof. Dr. Bülent Özpolat da ‘Amacımız, hedefli tedaviler geliştirmek ki bunların tedaviye olumlu katkısı daha fazla, yan etkisinin de kemoterapiye göre çok daha az olacağını düşünüyoruz. Kanser hücresindeki spesifik genlere ve proteinlere yönelik olan bu tedaviyle yeni yöntemler öngörülüyor. Yani tedavileri eskisinden çok daha etkin ve yan etkisi az bir yöntem ile gerçekleştirmeyi hedefliyoruz.’ dedi.

Prof. Özpolat, hayvanlar üzerinde denenerek, olumlu sonuçlar alınarak geliştirilen yeni yöntem hakkında, ‘gen susturması’ denilen bir yöntem ile gerçekleşecek bu tedavinin kısa süre sonra klinik hastalarda da kullanımına başlanacağını ifade etti. Türkiye’den de katılımın olduğu 15 kişilik büyük bir araştırma grubunun çalışmaları sonucunda geliştirilen yöntemi anlatan Prof. Özpolat, şöyle devam etti:

‘Bu önemli bir çalışma grubu. ‘Gen Susturma’ yani kanserde kötü genlerin baskılanması olarak çevrilebilecek bu çalışmada kansere neden olabilecek ya da kanserin tedavisinde direnç gösteren, (kanser hücrelerinin yayılmasını ve kemoterapiye direnç gösteren) genlerin baskılanması konusundaki çalışmamın sonuçları hakkında bilgi verdim. Şöyle ki siPNR Gen Susturması denilen bir yöntem üzerine çalışıyoruz. Bunu yaparken de nano dediğimiz küçük partiküller ki milimetrenin milyonda biri büyüklüğünde partiküller kullanıyoruz. Gen susturulmasında kullandığımız ilaçları bunun içine yüklüyoruz ve o şekilde bunları test ediyoruz; meme, prostat, yumurtalık kanseri gibi -ki bunlar kadınlarda ve erkeklerde en sık gördüğümüz kanserlerdir- değişik kanserlerin tedavilerinde uygulanmak üzere hayvanlar üzerinde test ettik ve çok iyi sonuçlar aldık. Yan etkilerinin olmadığını gördük. Şimdi amacımız hastalarımızda, kemoterapiye alternatif olarak kullanmaktır.’

KLİNİK HASTALARDA KULLANIMA BAŞLANDI

Özpolat, söz konusu tedavinin klinik hastalarda kullanımına başlanmadığı için insanlar üzerindeki kesin etkisinin bilinmediğini belirtti. Özpolat, şunları söyledi: ‘Bu tedavi yöntemlerinin hayvan deneylerinde başarılı sonuçlar gösterdiğini gördük, dolayısıyla bunları artık klinik hastalarda da denemek istiyoruz. Eğer izin alabilirsek ki bu süreçte bizim için en önemli şey bu. Hayvan deneylerinde yeni tedavi yöntemleriyle gördüğümüz olumlu sonuçların klinik hastalarda da denenip, sonuçlarının görünmesini istiyoruz. Değişik merkezlerde denemeler başladı ama tam olarak ‘tedavi bu şekilde yapılacak’ diye bir izin çıkmadı. Bu nedenle de klinik hastalar için sonuçlanan bir çalışma olmadığından, deneme safhasındayız daha. Dünyanın hiçbir yerinde henüz kullanılmaya başlanmadı, sadece deneysel çalışmalar var ve lokal denemeler olduğundan sistemik olarak net bir sonuç yok. Sadece Türkiye’de ya da gelişmekte olan diğer ülkelerde başlayacak diye bir şey yok, her yerde özellikle ABD’de başlayacağız ama en kısa zamanda Türkiye’de de başlamasını umuyoruz. Onay alındığı zaman bu tedaviye başlayacak ve olumlu sonuçlarını hep birlikte göreceğiz. Bu yöntem kemoterapinin yerine geçecek ya da kemoterapinin klinik etkisini daha da arttıracak yani kemoterapi dozlarını daha da düşürebileceğiz ve etkisini arttıracağız.’


SİZ DE YORUM YAPIN

Önceki yazıyı okuyun:
Yabancı doktorlar Türkiye’de çalışabilecek

Yabancı sağlık meslek mensuplarının Türkiye'deki özel sağlık kuruluşlarında çalışmalarını düzenleyen yönetmelikte değişiklik yapıldı. Değişiklikle, Suriyeli sağlık meslek mensupları Suriyeli sığınmacıların...

Kapat