Creasoup

Farmaskop - İlaç ve Sağlık Profesyonellerinin Dergisi

8 Ağustos 2011, Pazartesi 19:40

In vitro diagnostik pazarına fiyat baskısı

Dünyanın önde gelen danışmanlık kuruluşlarından Frost & Sullivan’ın Orta ve Doğu Avrupa in vitro diagnostik test ürünleri pazarına yönelik gerçekleştirdiği çalışmaya göre mevcut finansal kaynakların yetersizliği, bölgede pazarın karşılaştığı zorlukların başında geliyor. Ancak yaşlanan toplumlar, sağlık konusunda artan bilinç ve yükselen refah düzeyi, teknolojik olarak gelişmiş moleküler diagnostik testler de dahil olmak üzere IVD testlerine yönelik talebi artırıyor.

Frost & Sullivan’ın gerçekleştirdiği "Orta ve Doğu Avrupa’da IVD Pazarının Stratejik Analizi" başlıklı çalışmasına göre sektörün 2010 yılında 991,4 milyon dolar gelir elde ettiğini görülüyor. Bu rakamın 2017 yılında 1 milyar 880,2 milyon dolara ulaşacağı tahmin ediliyor. Çalışma, Çek Cumhuriyeti, Macaristan, Polonya ve Rusya’daki klinik kimya, hematoloji, mikrobiyoloji, hasta başı testi, kan glikozu izleme, moleküler diagnostik ve immün diagnostik ürünlerini kapsıyor. Frost & Sullivan araştırma analisti Dominika Grzywinska, özel testlere yönelik artan talebin, genel laboratuarların yetersizliğinin, düşük kalitesinin ve aynı zamanda Doğu ve Orta Avrupa bölgesinde in vitro diagnostik testlere ayrılan yetersiz kamu fonunun bir sonucu olduğunu belirtiyor. Grzywinska, bu faktörün özellikle ücretli diagnostik hizmetlerin büyük bir patlama yaptığı Rusya’da açıkça görüldüğünün altını çiziyor.

Rusya’da zorunlu sağlık sigortası ile finanse edilen hizmetleri almanın zor olduğu belirtiliyor. Devlete ait laboratuarlar, düşük kalitede hizmet, diagnostik ekipmanlarının yetersiz tedariki ve uzun bekleme süreleri gibi çok sayıda problemle karşı karşıya bulunuyor. Diğer Orta ve Doğu Avrupa ülkelerinde insanların özel teste başvurmalarının temel nedeni ise sağlık sigortasından gelen yetersiz finansmandan kaynaklanıyor. Öte yandan, Orta ve Doğu Avrupa pazarında in vitro diagnostik ürünlere harcanan para 2010 yılında toplam sağlık harcamalarının yüzde 1 ila 2’sini oluşturuyor.

Çek Cumhuriyeti’nde ise sağlık finansmanı azaltılıyor. Bu durum in vitro diagnostik testlere yönelik kaynakları sınırlandırıyor. Polonya’da IVD’ye ne kadar harcama yapılması gerektiği konusunda bir kontrol mekanizması eksikliği görülüyor. Rusya’daki sınırlı finansman uzun bekleme kuyruklarına ve devlet tarafından sağlanan laboratuar diagnostik hizmetlerinde düşük kaliteye neden olurken, Macaristan’da 2006 yılında laboratuar hizmetleri finansmanına hacim limitleri getirilmiş bulunuyor. Bu durumla ilgili olarak Grzywinska, söz konusu ülkelerde artan refah düzeyi ve artan sağlık bilinciyle birlikte laboratuar diagnostik hizmetlerine daha çok özel harcama yapılması sonucunun ortaya çıktığını belirtiyor.

In vitro diagnostik - fiyat baskısı

IVD için finansman eksikliği, Orta ve Doğu Avrupa ülkelerinde yavaş teknoloji alımına ve yüksek fiyat hassasiyetine neden oluyor. Bir başka zorluk ise laboratuarların çok fazla bölünmesinden ve bunun sonucu olarak etkinliklerinin azalmasından kaynaklanıyor. Frost & Sullivan’ın araştırması Orta ve Doğu Avrupa ülkelerinin teknoloji bakımından gelişmiş ülkelerin gerisinde kalmadığını gösteriyor. Bu ülkelere yeni çözümler Batı ülkeleriyle hemen hemen aynı anda geliyor. Bu tabloyla ilgili olarak Grzywinska, iki bölge arasındaki temel farkın IVD’ye ayrılan finansal kaynakların kıtlığı nedeniyle Orta ve Doğu Avrupa’da teknolojilerin ticari kullanımının çok daha yavaş olması, dolayısıyla teknoloji gelmiş dahi olsa, rutin test işlemlerinde kullanılamaması ve parasal geri dönüşün sağlamaması şeklinde bir açıklama getiriyor. Bununla birlikte, Frost & Sullivan’a göre IVD’ye yönelik düşük devlet harcamaları fiyat baskılarının artmasına neden oluyor. Fiyat, son kullanıcılar için temel karar verme faktörü olmaya devam ediyor ve bu durum 2011-2017 yıllara arasında da devam edecek gibi gözüküyor.

Orta ve Doğu Avrupa’da IVD pazarının son kullanıcıları çoğunlukla yıl içinde az sayıda test yapan küçük laboratuarlar olarak öne çıkıyor. Bu laboratuarlar çok sayıda reaktif satın almıyor. Dolayısıyla daha düşük toptan fiyatlar yerine perakende fiyatı ödemek zorunda kalıyorlar. Bu durumda Orta ve Doğu Avrupa’da diagnostik için harcanan bir dolar, Batı Avrupa ülkelerinde diagnostik için bir dolardan daha az etkili oluyor. Grzywinska bu durumu,

"Orta ve Doğu Avrupa ülkelerinde yeni teknolojiler mevcut olmasına rağmen finansman yokluğu, bu ürünlerin ticarete sunulmasını engelliyor"

şeklinde yorumluyor. Grzywinska, başarıyı sağlamanın anahtarının yüksek kaliteli ürünü uygun fiyata sunmak olduğunun altını özellikle çiziyor.

Frost & Sullivan, IVD’ye yönelik devlet finansmanının artmasının, piyasa beklentilerini artırmanın en hızlı ve en etkili yolu olacağına vurgu yapıyor. Ancak hükümetler tarafından yürütülen maliyet düşürme çabaları karşısında bu senaryo olasılık dışı görünüyor. Dolayısıyla üreticilerin, son kullanıcıların yüksek fiyat hassasiyetinin bilincinde olması ve ürün performansı ile maliyeti dengelemeye çalışması gerekiyor.


SİZ DE YORUM YAPIN

Önceki yazıyı okuyun:
Eczacılar Somali ve Kenya için yardım kampanyası başlatıyor

Türk Eczacılari Birliği Somali ve Kenya'daki insani felaket dolayısıyla Türkiye çapında bir yardım kampanyası başlattığını duyurdu.

Kapat