Creasoup

Farmaskop - İlaç ve Sağlık Profesyonellerinin Dergisi

21 Kasım 2011, Pazartesi 17:15

İEİS, AİFD ve TİSD: Artık sürdürülebilir olmayan bir noktaya gelindi

İlaç Endüstrisi İşverenler Sendikası (İEİS), Araştırmacı İlaç Firmaları Derneği (AİFD) ve Türkiye İlaç Sanayicileri Derneği (TİSD) bugün düzenledikleri ortak basın toplantısı ile 5 Kasım ve 10 Kasım 2011 tarihli Resmi Gazete’lerde yayınlanarak yürürlüğe giren “Sosyal Güvenlik Kurumu (SGK) Sağlık Uygulama Tebliğ (SUT)” ve “Beşeri İlaçların Fiyatlandırılmasına Dair Kararda Değişiklik Yapılması Hakkında Karar” sonrası oluşan durumu değerlendirdi.

Toplantıda ortak basın bildirisini İEİS adına toplantıya katılan Genel Sekreter Turgut Tokgöz okudu. Tokgöz tarafından okunan bildiride, son iki senedeki düzenlemelere ek olarak yapılan üçüncü bir düzenlemeyle, ilaç firmaları, depolar ve eczanelerden oluşan sektöre 2 milyar TL’yi aşan yeni bir maliyetin yüklendiği ifade edildi.

İlaçların fiyatlandırılmasında uygulanmakta olan Avro değerinin 2009’un Nisan ayından beridir güncellenmediğine dikkat çekilen bildiride mevcut uygulamada kullanılan 1,9595’lik kurun hâlihazırda geçerli güncel kurun %25 altında olduğu belirtildi. Bu fark nedeni ile sektörün geçtiğimiz 2,5 yıllık süreçte 2,5 milyar TL’lik kur farkını kamuya aktarmış olduğunun altı çizildi.

Bildiride,

“Sektör olarak fiyat kararnamesinin amir hükmü gereği mağduriyetimizin giderilmesini beklerken, söz konusu yeni düzenlemelerin yürürlüğe konmasını sektör olarak anlamakta zorluk çekiyoruz. Bu durum, ilaç harcamalarındaki artışın sadece fiyat indirimi ve iskontolar ile dengelemesi yönündeki kısır politikaların devam ettiğinin göstergesidir. Oysa kamu tarafından belirlenen ilaç bütçesi, hizmetin kalitesi ve yaygınlığı ile örtüşmemektedir. Yeterli bütçesi olmadan sürdürülmeye çalışılan reformlar çerçevesinde alınan kararlar artık rasyonelliğini yitirmiştir”

ifadelerine yer verildi.

2004 yılında başlayan sağlıkta dönüşüm programı kapsamındaki reformlar sonucunda, halkın ilaç ve sağlık hizmetlerine erişiminin arttığının belirtildiği bildiride, 2004 yılında nüfusun yaklaşık %84’ünün sosyal güvencesi varken 2011 yılında bu oranın %96’ya yükseldiğine dikkat çekildi. 2002’den bu yana ortalama yaşam süresinin 1,9 yıl arttığına, bebek ölüm oranının %52 azaldığına, birçok bulaşıcı hastalığın görülme oranının düştüğüne vurgu yapıldı. Ayrıca, 2002-2009 yılları arasında 1000 kişiye düşen doktor sayısının 1,44’ten 1,65’e; yatak sayısının 2,46’dan 2,71’e yükseldiği belirtildi. 2002’de hastaneye giden hasta sayısı 124 milyon iken, 2009’da bu sayının 295 milyona ulaştığı ve 2000’den 2009’a immünizasyon oranının %96’ya ulaşmış olması, bildiride üzerinde durulan diğer konuları oluşturdu.

AİFD Genel Sekreteri Alp Sevindik, İEİS Genel Sekreteri Turgut Tokgöz ve TİSD Genel Sekreteri Kemalettin Aklalın

Üç örgütün ortak bildirisinde, yazılan reçete sayısının giderek artmakta olduğu ve SGK verilerine göre 2008 yılında 302 milyon olan reçete sayısının ilaca erişimi kolaylaştıran yeni uygulamalarla 2011 yılında %18’lik bir artışla 357 milyona ulaşmasının beklendiği belirtildi.

Sağlık hizmetlerine erişimin artmasının ve kalitesinin yükselmesinin, doğal olarak, yüksek bir maliyetinin olduğunun ifade edildiği bildiride, sektör bu dönüşüm sürecinin en başından itibaren bu maliyetin karşılanması konusunda gerekli hassasiyeti göstererek sürece tam destek vermiştir denildi. Bildiride,

“Bu süreçte, erişimin artmasıyla yükselen ilaç harcamalarını kontrol edebilmek için fiyat indirimleri ve iskontolar temel araçlar olarak kullanılmaya başlanmıştır. Bunun sonucunda ilaç fiyatları, Türkiye’de ekonomik ve ticari anlamda sektörümüzü kabul edilmesi imkânsız, öngörülemeyen ve sürdürülemeyen bir noktaya getirmiştir”

idelerine yer verildi. Ülkemizdeki ilaç fiyatlarının referans alınan Avrupa Birliği’nde fiyatların en ucuz olduğu ülke fiyatlarının bile %53 ile %65 altında bulunduğu dile getirildi. Bildiride bu durum sonucu oluşan karamsar tablo,

“Sanılanın aksine bu desteğin getirdiği yükü karşılamak sektör için kolay olmamıştır. Süreç içinde işe alımlar ve yatırımlar azaltılmış, maliyetler düşürülmeye çalışılmıştır. 2009 yılı sonundan itibaren, global bütçe uygulaması altında alınan ek önlemler çerçevesinde ağırlaşan koşullara paralel olarak ise endüstride işten çıkarmalar yaşanmakta, yeni yatırım yapılmamakta, pazara yeni ilaçlar sunulmasında tereddüt edilmekte ve endüstrimiz hızla küresel rekabet gücünü kaybetmektedir”

sözleri ile dile tasvir edildi.

Hukuki süreç başlatıldı
Türk ilaç endüstrisinin vizyoner bir bakışla Cumhuriyet’in 100. yılının kutlanacağı 2023 yılı için hedeflerini küreselleşmek ve dünyanın önemli ilaç üreticisi ülkelerinden birisi olmak olarak belirlediği, fakat bugün sektörün sürdürülebilirliğinin tartışıldığına dikkat çekildi. Ayrıca, son fiyat düzenlemesiyle, firmaların fiyat düşüşleri nedeni ile eczane stoklarında meydana gelecek zararları ödemek zorunda bırakılması ve devletin tarafı olmadığı ticari ilişkilere doğrudan müdahalesinin de sakıncalı bulunduğu ifade edildi. Toksöz tarafından okunan bildiride,

“Sektör olarak eczacılarımızın mağdur edilmelerinin kesinlikle karşısındayız. Ancak, bunun yöntemi geriye dönük stok zararlarının devamlı olarak endüstri tarafından karşılanması değil, eczane stoklarının erimesi için makul bir süre öngörüp ilaç fiyatlarındaki düşüşün bu tarih sonunda yürürlüğe girmesini sağlayacak biçimde düzenleme yapılmasıdır.

İlgili mevzuata rağmen ilaç fiyatlarını belirleyen döviz kurunun güncellenmemesi ve eczanelerin stok zararlarının karşılanması gibi ticari hayata ilişkin konulara doğrudan müdahale eder nitelikteki hukuka aykırı ve adil olmayan düzenlemeler karşısında, endüstriyi temsil eden kuruluşlar olarak hukuki süreci başlatmış bulunuyoruz”

sözleri kullanıldı. Toksöz, basın bildirisini,

“Geldiğimiz bu noktada, rasyonel uygulamalar ve düzenlemeler getirilmediği takdirde ilaca erişimde sorunlar yaşanması kaçınılmaz görünmektedir”

ifadesi ile sonlandırdı.

İşten çıkarmalar ve ilaca erişimde problemler yaşanabilir
İşten çıkarmalar ile ilgili olarak yöneltilen bir soruyu Tokgöz,

“Böyle bir süreç son iki senedir devam ediyor. 2009 yılından beridir bu üçüncü ağır koşullar getiren düzenleme. Oluşan kayıplar nedeniyle ilaç firmaları hâlihazırda bu süreçte eleman çıkarmalar yaşadılar”

şeklinde cevapladı. Aynı soru için söz alan AİFD Genel Sekreteri Alp Sevindik,

“Bizim tahminimiz 2009 ile 2011 arasında sektörde 2500-3000 civarında işten çıkarma yaşandı. Sektörün toplam çalışan sayısının 25-30 bin civarında olduğu düşünülürse, hepsi kalifiye elemanlardan oluşan bu sayının önemi daha iyi anlaşılıyor”

dedi.

Tokgöz, “Özellikle hangi ilaçlara erişimde problemler yaşanabilir?” sorusuna,

“Pazardan hangi ilaçlar yok olur, bunu bilmemiz açıkçası mümkün değil. Böyle bir endikasyon vermemiz doğru da olmaz. Üye firmalarımız kendi ticari gerçekleri çerçevesinde bu yeni kararlar doğrultusunda ellerinden geleni yapmaya çalışıyorlar, yapmaya da devam edecekler”

cevabını verdi.


SİZ DE YORUM YAPIN

Önceki yazıyı okuyun:
Sağlık Bakanı Akdağ: “Türkiye, bir sağlık cazibe merkezi oluyor”

Sağlık Bakanı Prof. Dr. Recep Akdağ, "Yeni düzenlemelerle ve gerçekleştirilecek atılımlarla Türkiye Orta Doğu'nun, Asya'nın ve Afrika'nın bir sağlık cazibe...

Kapat