Bugün 1 Aralık “Dünya AIDS Günü”

1988’den beridir her yıl 1 Aralık günü “Dünya AIDS Günü” olarak anılıyor ve bu günde düzenlenen çeşitli etkinliklerle kamuoyunun AIDS farkındalığının güçlendirilmesine çalışılırken, bugüne kadar hastalıktan yaşamını yitirenler de hatırlanıyor.

30 yıldan uzun bir süredir devam eden AIDS salgını nedeni ile şimdiye kadar 30 milyondan fazla kişi yaşamını yitirdi. Birleşmiş Milletler HIV/AIDS Ortak Programı’nın (The Joint United Nations Programme on HIV/AIDS; UNAIDS) istatistiklerine göre [PDF: 603 KB] günümüzde 33 milyonu geçmiş olan AIDS hasta sayısına her gün 7100 kişi daha ekleniyor. Her ne kadar geçtiğimiz 30 yıl içerisinde hastalığa kesin bir çözüm üretilememiş olsa da, elde edilen bilgi birikimi artık bu ölümcül hastalığın önlenebilir kronik bir rahatsızlığa dönüşmesinin yolunu açmış gibi görünüyor. Geçtiğimiz günlerde yayınlanan bir çalışmadan elde edilen, tedaviye erken (CD4 T-hüceresi sayısı µL’de 350-200 arasındayken) başlanması halinde, AIDS hastaları için yaşam beklentisinin 73 yıla çıktığı sonucu da hastalığın artık büyük ölçüde “evcilleştirildiğinin” en büyük kanıtı.

Fakat bu tabii ki yeterli değil. UNAIDS ve Dünya Sağlık Örgütü’nün (World Health Organization; WHO) tahminlerine göre bu durumda olan 14,2 milyon hasta var ve 2010 sonu itibari ile bu hastaların yaklaşık %47’si -yani 6,6 milyonu- ihtiyaç duyduğu tedaviye ulaşabilir durumda. Üstelik bu sayıyı dahi dikkatle ele almak gerekiyor, çünkü ART’lere şu an hastanın CD4 hücre sayısı µL’de 200’ün altına düştüğünde başlanıyor. Tedaviye WHO’nun önerdiği 350 seviyesinden başlanması, mevcut 14,2 milyon tedaviye uygun hasta sayısına 5 milyon hastanın daha eklenmesi anlamına geliyor. Yaşam beklentisinin yükselmesi ile gelecekte daha fazla ilaca ihtiyaç duyulacağı da açıkça ortada.

Araştırmacılar salgını kontrol edebilmek konusunda bugün daha umutlu olsalar da, mevcut bütçe problemi asıl ihtiyacımızın kesin tedavi olduğunu net bir şekilde ortaya koyuyor. Umarız, yaşadığı bölgeye atfen “Trenton’lu hasta” olarak anılan hasta ile gerçekleştirilene benzer denemeler birgün gerçek başarıyı yakalar ve bu hastalıktan tamamen kurtulduğumuz günleri görürüz.