Creasoup

Farmaskop - İlaç ve Sağlık Profesyonellerinin Dergisi

16 Mayıs 2011, Pazartesi 17:30

Transplantasyon dünyasının cerrahları Çeşme’de buluştu

Merkezi Japonya’da bulunan Astellas ilaç firması tarafından İzmir Çeşme’de düzenlenen Türkiye’deki ve Dünya’daki organ nakil cerrahlarının biraraya geldiği "Transplantasyonun Yarını Değiştirenler" konulu toplantıya akrabalık dışı nakillerin serbest kalması düşüncesi damgasını vurdu. Çeşme Radisson Blu Otel’deki düzenlenen toplantıda organ nakil cerrahları, transplantasyon alanındaki gelişmelerle ilgili verileri meslektaşlarıyla paylaşırken, organ nakillerinde Türkiye’deki beyin ölümlerindeki bağış yetersizliğine dikkat çekildi.

Prof.Dr. HoofUzmanlar, Türkiye’de beyin ölümlerindeki bağış miktarının Avrupa’nın üçte biri oranında olduğunu, bağışların yetersizliği yüzünden her yıl çok sayıda insanın organ bulunamadığı için hayatını kaybettiğini söyledi. Toplantıya Hollanda’dan katılan organ nakli uzmanı Prof. Dr. Van Hoof, "Türkiye’de organ bulunamadığı için insanlar ölüyor. Halbuki havuz sistemiyle akrabalık dışı nakillerin önü açılırsa, organ bekleyen hasta kalmaz" diye konuştu.

Astellas Avrupa Başkanı Wim Kockelkoren ve Astellas Türkiye Genel Müdürü Piet Dury’in de katıldığı toplantıda konuşan Bilim Üniversitesi Öğretim Görevlisi Yrd. Doç. Dr. Ata Bozoklar, Türkiye’de organ nakli yapan merkez ve uzman sayısı her geçen gün artsa da yeterli organ bağışı yapılamadığı için giderek uzayan hasta bekleme listelerine bir türlü çözüm üretilemediğini söyledi. Bozoklar, hastaların bir an önce organa kavuşabilmesi için gelişmiş ülkelerdeki gibi organ bağışlarının bir havuz sisteminde toplanarak organ ihtiyacı olan hastaya akrabalık bağı aranmadan naklin yapılabilmesinin önünün açılmasıyla ancak bu listelerin kısalabileceğini ifade etti.

Dr. Murat KılıçYerli ve yabancı bilim adamlarının çeşitli sunumlarla katıldığı toplantıda organ naklinin Türkiye sürecini Doç. Dr. Murat Kılıç anlattı. Doç. Dr. Kılıç, Türkiye’de organ bağışlarının yüzde 75’inin canlıdan yapılan nakiller, yüzde 25’inin ise kadavradan alınan nakiller oluşturduğunu gelişmiş ülkelerde ise bu oranların tam aksi olarak gerçekleştiğini ifade etti. Doç. Dr. Kılıç, Türkiye’de halen böbrek organı ihtiyacı olan 60 bin hastanın olduğuna işaret ederek,

"Diğer bir deyişle, halen 60 bin hasta böbrek bulamadığı için diyalize bağlı bir yaşam sürüyor. Bunun en önemli nedeni bağış azlığı. Organ naklinin yaygınlaşması için çeşitli sivil toplum örgütlerinin bu konuda ciddi adımlar atması gerekiyor. Öncelikle toplum içinde seslerini duyurabilmek için belli bir sayıya ulaşmaları gerek.

Yılda 4 bin civarında beyin ölümü gerçekleşiyor. Ancak bu konuda geçen yılı baz aldığımızda bunların sadece 952’si zamanında tespit edilebildi ve 298’i bağışa dönebildi. Oysa beyin ölümlerinin tamamı tespit edilebilseydi bağış sayısı bin 200’lere çıkacaktı.

Böbrek konusunda diyaliz alan veya nakil yapılan hastaların birinci yılda maliyeti hemen hemen aynı, fakat birinci yıldan sonra nakil olan hastanın maliyeti yarı yarıya düşüyor.

Bu toplam düşünüldüğünde devletin diyaliz için yılda ödediği 2 milyar doların böbrek nakli sayesinde yarıya düşebilmesi söz konusudur. Yapılması gereken şey çok basit: Her yerde, herkesle, her ortamda organ bağışını konuşmak, anlatmak ve paylaşmak. Bu konuda insanların aklında soru işareti kalmasına izin vermemeliyiz."

Toplantıya Avrupa’dan bilimsel bir bildiriyle katılan Maastricht Üniversitesi’nden Prof. Dr. Van Hoof ise, akrabalık dışı nakillerle ilgili Hollanda’daki uygulamaları anlattı. Hoof, organ bekleyen hastaların isimlerinin doktorların görebildiği bir havuzda toplandığını ve uygun olan hastaya hiçbir akrabalık bağı aranmadan naklin yapıldığını kaydetti. Prof. Dr. Hoof, "Bağışçıların listesini sadece doktorlar görebiliyor. Alıcı ile verici birbirlerini kesinlikle tanımıyor ve herhangi bir ticarete konu olmadan organ nakliyle ilgili prosedür yerine getiriliyor" diye konuştu.

Dr. Murat TuncerTürkiye’de organ nakliyle ilgili yasal düzenlemelerle ilgili bilgi veren Doç. Dr. Murat Tuncer ise akrabalık dışı nakil yolunun kanunen önünün açık olmasına rağmen hala organ ticareti kaygıları dolayısıyla havuz sistemiyle bir çözüme gidilmediğini bildirdi. Tuncer, organ ticaretine yol açacak kaygılarının kanuni düzenlemeyle tamamen giderilmesi durumunda akrabalık dışındaki nakillerin yaygınlaşabileceğini söyledi.

Nakil rakamları üzerinde de duran Tuncer şu bilgileri verdi;

"Aradan geçen bunca zaman zarfında Türkiye’deki hekimler büyük mesafeler katetti. En son verilere göre 2009 yılında 700’ün üzerinde karaciğer, 2000’e yakın böbrek, 54 kalp nakli yapılmıştır. Ülkemizde 21 merkezde karaciğer, 46 merkezde böbrek nakli yapılmaktadır. Bu tablodan son derece memnunuz ve Türk doktorlarının bu başarısını tüm dünya da hayranlıkla izlemektedir. Fakat elbette bunu yeterli bulmuyoruz. Türkiye’de organ nakline duyulan ihtiyaç çok büyüktür. Özellikle organ bağışı konusunda Avrupa’nın en geri ülkelerinden birisiyiz. Bu tablo insanımızın ihtiyaç duyduğu tedavi şansına ulaşamadığını göstermektedir. Bu konuda gelişme göstermemiz gerekmektedir.

Devletimizin organ nakli konusundaki hassasiyetine ve bu konuda artarak sürdürdüğü desteğe canı gönülden katılıyoruz. Fakat bunu da yeterli bulmuyoruz. Organ nakli bekleme listeleri uzamakta ve mevcut nakil ameliyatları sayısı bunu karşılayamamaktadır. Bu konuda çalışanların gerekli desteği almalarını ve ülke olarak büyük bir eğitim seferberliği başlatmamız gerektiğini düşünüyorum.”

Toplantıda konuşan Astellas Avrupa, Orta Doğu ve Afrika Operasyonlar Genel Müdür Yardımcısı Wim Kockelkoren, Astellas’ın tüm dünyada transplantasyona bakışını anlattı. Astellas Türkiye Genel Müdürü Piet Dury, ise kurumun Türkiye’deki varlığını, hedeflerini açıkladı. Piet Dury Astellas’ın organ nakli alanında dünya lideri olduğunu ifade ederken, gelişim aşamasında olan yeni ürün portföyüne de değinerek, Astellas’ın tüm dünyada karşılanmamış tedavi ihtiyaçlarında çözüm sunabilmek için araştırma ve geliştirme çalışmalarına son derece özen gösterildiğini de sözlerine ekledi.

Astellas Pharma İlaç Türkiye faaliyetleri hakkında da bilgi veren Dury, Mayıs 2007’de Türkiye pazarına 6 kişi ile giriş yapan şirketin bugün tüm Türkiye’de 70 çalışanı bulunduğunu büyüme hedefi kapsamında çalışan sayısını 81’e çıkaracaklarını söyledi. Piet Dury, Türkiye’de 5 ürünle hastaların hayatlarını iyileştirmeyi hedefleyen Astellas’ın ürünü bulunan tedavi alanlarının; idrar kaçırma, prostat kanseri, atopik dermatit ve organ nakli olduğunu sözlerine ekledi.


SİZ DE YORUM YAPIN

Önceki yazıyı okuyun:
Tıbbi Onkoloji Derneği kamuoyunu bilgilendirmek için bir “kanser aşısı” açılaması yayınladı

Ülkemizde kanserin tıbbı tedavisinde yetkili ve sorumlu olan Tıbbi Onkologları temsil eden Tıbbı Onkoloji Derneği, hasta ve hasta yakınlarının mağduriyetini...

Kapat