Rekabetçiliğimizi artırmak için daha yaratıcı olacağız
AstraZeneca’nın başarılarına “2009 Yılının İlaç Firması” unvanını eklemesi vesilesiyle söyleştiğimiz AstraZeneca Türkiye Başkanı Herve Dussart’a, firmanın 2009 yılı performansını ve 2010 iş hedeflerini sorduk.
AstraZeneca’nın son dönem başarılarını hangi unsurlara bağlıyorsunuz?
AstraZeneca’nın satış büyümesi, 2008’de % 3 ile toplam 31.6 milyar dolar olurken, % 4’lük operasyon kârı da 2007’de hisse başına 3.73 dolar iken 4.20 dolara çıktı. Firmanın ürün hattı ve biyoteknoloji alanındaki konumu MedImmune ile birlikte son üç yıl içerisinde önemli ölçüde güçlendi. AstraZeneca ayrıca diyabet alanında Brystol Myers Squipp (BMS), dislipidemi alanında Abbott, enflamasyonda Pozen, enfeksiyonda Forest Laboratuarları ve konstipasyonda (peklik) da Nektar ile işbirliklerini geliştirdi. Bu işbirlikleri hiç kuşkusuz kardiyovasküler, gastrointestinal, göğüs hastalıkları, onkoloji ve merkezi sinir sistemi gibi mevcut uzmanlık alanlarımızı daha da güçlendirecek. AstraZeneca’nın önemli yatırımlar yaptığı gelişmekte olan pazarlarda % 15 ve Çin’de % 26 oranında artış gösteren performansı da başarı nedenlerinden biridir. AstraZeneca bünyesinde son derece önem verilen ve tüm kurum çapında en üst standartlarda uygulanan etik değerlerimizin de, ilerleyen yıllarda rekabetçi özelliklerimizden biri olarak daha da öne çıkacağına inanıyoruz.
Şirketin bu yılki satış ve Ar-Ge performansını nasıl yorumlarsınız?
2008’de Crestor, Atacand ve Beloc’un başı çektiği kardiyovasküler alanda global olarak % 4 büyüme kaydedildi. Bu ürünlerle Türkiye’de de kardiyovasküler alanda % 10 büyüme elde ettik. Göğüs hastalıkları ve enflamasyon alanında özellikle Symbicort’un katkısıyla globalde % 22, Türkiye’de ise özellikle KOAH alanında büyüme kaydedildi. Nexium’un ABD patentinin sona ermesi nedeniyle gastrointestinal alanda % 2 küçülme yaşandı, ancak Türkiye ve diğer pazarlarda % 8 büyüme gerçekleşti. Merkezi sinir sistemi alanında global olarak % 9 büyürken, Türkiye’de de kısa süre önce Seroquel XR’ın lansmanını yaparak bu alanda önemli bir gelişmeye imza attık. Son olarak onkoloji alanında dünyada % 3, Türkiye’de de % 10’un üzerinde büyüme gerçekleşti.
2008 yılında tüm dünyada Ar-Gr’ye 5.1 milyon dolar yatırım yaparken, 2009 yılında bu gücümüzü Türkiye ilaç sektörüne yansıtmak için gerekli çalışmaları yaptık. Onkoloji, solunum, kalp ve merkezi sinir sistemi hastalıkları gibi portföyümüzde önemli yer tutan ve hayati önem taşıyan hastalıkların tedavilerinin daha da geliştirilmesi için bilgi birikimimizi farklı alanlara da yansıtıyoruz. Türkiye’de birçok önemli hastane ve sivil toplum kuruluşuyla işbirlikleri yapıyoruz. Yetkin klinik araştırma grubumuz, yeni klinik çalışmaların Türkiye’de yürütülmesine odaklı çalışmalar yürütüyor. Şu an 138 hekimin çalıştığı 89 merkezde, beş farklı klinik araştırmayı yürütüyoruz. Ayrıca AstraZeneca Türkiye olarak Türkiye’de bir ilkin öncüsü olduk ve Türkiyeli hekimler tarafından tasarlanan ilk uluslararası klinik araştırmaya da imzamızı attık.
2010’daki ana iş hedefleriniz nelerdir?
Satış rakamları açısından 2009, Türkiye için zorlu bir yıl oldu. Yeni fiyat kararnamesi ve SUT düzenlemesi dağıtım kanalları açısından birtakım belirsizlikleri de beraberinde getiriyor. AstraZeneca Türkiye gelişimini olumlu yönde sürdürüyor, ancak Türkiye’deki yatırımlarımız söz konusu gelişmelerden bir ölçüde etkilenecek. Sonuç olarak; verimlilik artışı için satış kanalında farklı yaklaşımlarla ilerleyecek ve rekabetçiliğimizi artırmak için daha yaratıcı olacağız. En önemli hedeflerimizden biri, BMS işbirliği ile geliştirilen yeni bir antidiyabetik tedavisi olan Onglyza’nın lansmanına başarılı bir şekilde hazırlanmak olacak.
AstraZeneca’yı rakiplerinden farklı kılan özellikleri nasıl özetlersiniz?
Biz zenginliğini çalışanlarının çeşitliliğinden alan, gerçek anlamda çok uluslu ve çok kültürlü bir şirketiz. Son derece net olan global stratejimiz ise her bir çalışanımız ve sosyal paydaşımız tarafından çok iyi biliniyor. AstraZeneca olarak global yatırımlarımızı proaktif biçimde yeniden düzenleme konusunda son derece hızlı tepki verir hale geliyoruz. Bunun sonucunda, gelişmekte olan pazarlardaki en hızlı büyüyen şirket konumundayız. Söz konusu başarıların temelinde, iş kararlarımızda ödün vermediğimiz güçlü entegrasyon, şeffaflık ve dürüstlüğün yattığının da altını çizmek isterim. Genlerimizdeki bu özelliklerin, hastalarımıza gerçekten önemli yenilikçi ilaçların geliştirilmesi konusunda sonuca ulaşan bir değerler bütünü olduğuna inanıyoruz.