Creasoup

Farmaskop - İlaç ve Sağlık Profesyonellerinin Dergisi

10 Mayıs 2011, Salı 14:24

Nazofarinks kanserlerinde erken tanı ile başarı oranı yüzde 98’e çıkıyor

Anadolu Sağlık Merkezi tarafından yayınlanan basın bülteninde hastane, Türkiye’de görülme oranı düşük olan nazofarinks kanserinin duyarlı bir bölgede gerçekleştiği için tedavisinde yalnızca radyoterapi ve kemoterapi uygulanabildiğini vurguluyor. Bildiride, yoğunluk ayarlı radyoterapi yönteminin (IMRT) ise aynı anda birden çok tümör bölgesine farklı dozlarda ışın verilmesini sağlayarak tedavi sürecini kolaylaştırdığı vurgulanıyor.

Anadolu Sağlık Merkezi, Radyasyon Onkolojisi Uzmanı Prof. Dr. Kayıhan Engin, nazofarinks kanserleriyle ilgili şunları anlatıyor:

"Yutak ile burnun arka tarafının birleştiği geniz bölgesini kapsayan nazofarinks dediğimiz bölgede gerçekleşen bu hastalık, çok çeşitli belirtilerle ortaya çıkabiliyor. Belirtileri sıklıkla boyunda kitle, özellikle tek taraflı kulakta dolgunluk, işitme azlığı, orta kulakta sıvı birikimi ile burun tıkanıklığı, burun kanaması ve kafa sinirleri tutulumuna bağlı bulgular olarak kendini gösteriyor. Boyunda ele gelen kitleler, çenede kilitlenmeler, ağrı ya da orta kulak iltihapları ile bazen de işitme kaybı ya da kafa sinirleri ile ilgili belirtiler de ortaya çıkabiliyor. Herhangi bir erişkin hastada özellikle tek taraflı orta kulakta sıvı birikimi varsa, aksi ispatlanana kadar nazofarinks kanserinin araştırılması gerekiyor."

Bildiride, hastalığın en fazla ileri yaş grubunda ve gençlerde görüldüğünü belirten Prof. Dr. Kayıhan Engin’in, "Bu hastalığın sıklığı kadın ve erkeklerde değişmiyor. Ancak hastalığın seyri açısından cinsiyet farklılaşması görülebiliyor. Tedavinin seyri açısından hastalığın bulunduğu evre, hastanın yaşı, cinsiyeti ve lenf nodu metastazı görülüp görülmemesi fark yaratıyor. Kadınlarda tedavide daha iyi sonuçlar alınıyor. Ancak bu farkın neden kaynaklandığı henüz bilinmiyor. Hastalık çoğu zaman boyunda, iki taraflı lenf bezlerine sıçramış halde oluşuyor. O bölgeye girişimde bulunmak oldukça zor oluyor. Bu nedenle temel tedavi olan radyoterapi, hastalığın evresine bağlı olarak kemoterapi ile birlikte de kullanılıyor. Tedavi için hem yüksek dozda ışın verilmesi hem de bu organların korunması gerekiyor. Kanserli alana yüksek doz ışın verilerek hastanın tümörden kurtarılması mümkün oluyor. Ancak ağız kuruluğu gibi yaşam boyu sürecek sıkıntılar da meydana gelebiliyor." ifadesine yer veriliyor.

Prof. Dr. Kayıhan Engin ayrıca, "Burada ilk aşamada yoğunluk ayarlı radyoterapi cihazı IMRT kullanılıyor. Çünkü, kanserin ana kitlesi ya da boyundaki lenf bezlerinde farklı düzeylerde belirtiler olabiliyor. O nedenle farklı dozları bir arada uygulamak gerekiyor. Bunu da en iyi sağlayan yöntem de IMRT. Her alan içinde küçük alancıklar oluşturularak, bazı yerlerde daha yüksek, bazılarında da daha düşük dozda ışın veriliyor. Yani, tüm duyarlı organları gözeterek, dozu ayarlamak mümkün oluyor. Haftada beş gün, ayakta uygulanan tedavi, yedi hafta sürüyor" ifadesini kullanıyor.

 


SİZ DE YORUM YAPIN

Önceki yazıyı okuyun:
Adem Şahin, Actavis Metabolizma Grubu Pazarlama ve Satış Müdürü oldu

Profesyonel iş hayatına 1993 yılında tıbbı mümessil olarak başlayan Şahin, 2005-2009 yılları arasında Eczacıbaşı'nda Tanıtım Müdürü olarak görev aldıktan sonra...

Kapat