Creasoup

Farmaskop - İlaç ve Sağlık Profesyonellerinin Dergisi

22 Ocak 2014, Çarşamba 10:30

Körlükten kurtaran gen tedavisi

İngiltere’de Oxford Üniversitesi körlüğe karşı büyük bir zafer kazandı. Uyguladıkları bir gen terapisi sayesinde “Koroideremi” adı verilen ve kişinin yavaş yavaş körleşmesine neden olan bir göz hastalığının önüne geçilmeye başlandı. Koroideremi gözdeki genlerin yavaş yavaş hastalanmalarına ve retinadaki renk hücrelerinin ölümüne yol açıyor. Hücresiz kalan retina daralıyor ve görme duyusu kayboluyor.

Euronews’te yer alan habere göre; Terapi sayesinde gözdeki bozuk gen yenisi ile değiştiriliyor. Ameliyat sırasında gensel tedaviyi ihtiva eden virüsü göze enjekte etmeden önce hastanın retinası kaldırılıyor:

Prof. Robert Maclaren:
“Koroideremi geni REP1 adı verilen bir proteinin üretiminde önemli bir role sahip. Retinada bu proteinden yeteri kadar bulunmadığında hücreler yavaş yavaş ölüyor. Hastalarda bir tünel görüşü oluşuyor. Bu tünel gittikçe darlaşıyor ve sonunda yok oluyor. Gen terapisi ise eksik geni taşımayı sağlayacak bir virüsü kullanarak bu hücrelere protein takviyesi yapmayı hedefliyor.”

Bugüne kadar araştırmacılar 9 hasta üzerinde deneyler yaptı. Toby Stroh ve Jonathan Wyatt bu sürece katılan hastalardan ikisi. Tahminlere göre hastalığa her 50 bin kişide bir rastlanıyor. Fakat halk arasında ‘Tavuk Karası’ ya da ‘Gece Körlüğü’ olarak bilinen ve dünyada yüz binlerce kişinin etkilendiği “Retinitis Pigmentosa” adlı hastalığa karşı da yöntemin kullanılabilmesi söz konusu. Stroh ve Wyatt terapiden beri görüşlerinde bir iyileşme olduğundan emin:

Toby Stroh:
“Bu denemenin sonucunda, görmeye devam edebileceğimi işaret eden çok somut ve gerçekçi bir umut doğdu. Bu bile çok büyük bir ilerleme. Ayrıca hayata bakış şeklimde şimdiden çok büyük bir değişim oldu.”

Jonathan Wyatt:
“Bir büyüteç olmadan I Pad’den istediğim şeyi okuyabilmem bile muhteşem.”

Bilim insanları, körlüğün yenildiğini söylemek için çok erken olduğu konusunda uyarıyor. Fakat deneye katılan hastaların görmelerindeki ilerleme iki yıldır devam ediyor ve bu süreçte hiçbir yan etkiye de rastlanmamış durumda.

İngiltere’den Avustralya’ya uzanıyoruz.

Tazmanya’da bilim insanları, alıcı yerleştirdikleri arıların davranışlarını daha iyi anlayacak ve türün neden soyunun kuruduğuna yanıt getirecek bir proje üzerinde çalışıyor.

İzleme projesi, Commonwealth Bilimsel ve Endüstriyel Araştırma Organizasyonu (CSIRO), Tazmanya Üniversitesi, arı ve meyve üreticileri ile ortaklaşa yürütülüyor.Bu sayede bal arılarının polen yaymasının ve üretiminin iyileştirilmesi hedefleniyor.

Araştırmacı Paulo de Souza (CSIRO):
“Arılar sıcağa karşı çok hassas. Bu yüzden onları laboratuvara getiriyoruz. Vücut sıcaklıklarını düşürüp, uyurlarken alıcı yerleştiriyoruz.”

Araştırmacılar 5 miligram ağırlığındaki alıcıların, nektar ve polen taşıyan bir arıyı rahatsız etmediğini belirtiyor. Alıcıların arılara yapıştırılması çok hassas bir işlem olmasına rağmen çok kısa sürüyor.

Bu cihazlar, arıların hareketleri ve davranışları hakkında bilgi edinilmesini sağlıyor. Ayrıca zirai ilaçlara olan tepkileri ölçülüyor ve verimli bir üretim için gereken şartlar gözlemleniyor.

John Evans, meyve üreticisi:
“Nereye gittiklerini ilk defa tam olarak bilebiliyoruz. Çünkü geçmişte kovana girip çıkarken ne yaptıkları hakkında hiçbir fikrimiz yoktu.”

Projenin diğer bir hedefi de alıcıları bir milimetre boyutuna düşürerek meyve sinekleri ve sivrisinek gibi daha küçük türlere takılabilmelerini sağlamak.


SİZ DE YORUM YAPIN

Önceki yazıyı okuyun:
10 Eczacı Odası’ndan ortak açıklama

Kanser, grip ilaçları derken birçok ilacın piyasada bulunmamaya başlaması üzerine İstanbul Eczacılar Odası’nın da bulunduğu 10 Eczacı Odası bir araya...

Kapat