Creasoup

Farmaskop - İlaç ve Sağlık Profesyonellerinin Dergisi

Faik Somer, Cenova Sağlık Ürünleri 21 Mayıs 2010, Cuma 14:59

İlaç sektörünün çözüm platformu olacağız

 

 
Ilaç sektöründe uzun yıllara dayanan tecrübesiyle tanınan Faik Somer’in Cenova Sağlık Ürünleri’nin kurucu ortaklığı haberi camiada büyük yankı uyandırdı. Aralarında Nezih Barut’un da bulunduğu ilaç dünyasının önemli isimlerini bir araya getiren bu yeni oluşumun, sektördeki konumlanması ve hedefleri de merakla takip edildi. Faik Somer, Cenova Sağlık Ürünleri Yönetim Kurulu Başkanı sıfatıyla ilk söyleşisini Farmaskop dergisi ile gerçekleştirdi. Somer’le, firmanın nasıl kurulduğundan hangi alanlarda hizmet verileceğine; yönetim kadrosundan kısa, orta ve uzun vadede hedeflere uzanan bir söyleşi gerçekleştirdik.
 
Firmanın kuruluş hikâyesinden bahsedebilir misiniz? Nasıl bir ihtiyaçtan doğdu Cenova Sağlık Ürünleri? Merck’in Türkiye grubunda geçirdiğim on yıl içerisinde, Orta ve Doğu Avrupa ülkeleri ve ardından da firmanın gelişen pazarlardan sorumlu bölge başkanlığını yaptım. Bu süre zarfında Türkiye’deki ilaç ve sağlık sektörünü dışarıdan gözlemleme fırsatım oldu. Cenova Sağlık Ürünleri’nin çıkış noktası da tam olarak bu gözlemler ışığında oldu. Türkiye pazarının gelişimi, yaşanan sorunlar, yerli endüstrinin durumunu incelediğimde özellikle birtakım alanlarda ciddi boşluklar olduğunu gördüm. Merck’teki kariyerimi sonlandırmaya karar verdikten sonra bu boşlukların nasıl doldurulabileceği düşüncesiyle bir proje geliştirdim.
 
Nedir bu boşluklar? Türkiye’de önemli ve gelişmiş bir eşdeğer ilaç sektörü var. Bu sektörü büyük ve köklü ailelerin yönettiği şirketler oluşturuyor. Diğer yandan yine son derece gelişmiş, çok uluslu şirketlerin kurduğu bir yenilikçi ilaç sektörü söz konusu. Genel ilaç sanayinin hükümetin aldığı yıllık tedbirler ışığındaki gelişimine baktığımızda eşdeğer firmaların portföylerinde çok büyük ürünlerin olduğunu görüyoruz ki bu eşdeğer firmaların artık dev firmalar haline geldiğinin en büyük göstergesidir. Her birinin 1000, 2000, 3000 kişilik satış kadrosu var.
 
Araştırma ve geliştirmeye dayalı endüstriye baktığımızda da bu firmaların ürün hattında sıkıntılar olduğunu görüyoruz. Ancak bu dünya genelinde yaşanan bir sıkıntı. FDA’in yeni ilaç onayları herkesin bildiği gibi hayli azalmış durumda. Dolayısıyla yaşanan bu sıkıntı dünya geneline yansıyor ve ürün hatlarında artık “eskimiş” ürünler bulunuyor. Yaşanan bu duruma baktığımızda iki tarafın da bir şekilde kabuk değiştirmesinin gerektiğini gözlemliyoruz. Peki, bu nasıl olacak?
 
Yerel endüstri artık masraf kalemlerini yeniden yapılandırmak zorunda. Yeni fiyatlandırma politikaları doğrultusunda bu firmaların 3000 kişilik satış teşkilatını barındırma gücü kalmadı. Yine aynı şekilde çok uluslu firmaların da bir yandan geniş bir satış kadrosunu barındırıp bir yandan da her yıl yeni bir ürün geliştirme gücü kalmamış durumda. Her iki taraf da ellerindeki portföyü iyice gözden geçirip değerlendirmek, yeni kararlar almak ve ileriye yönelik yeni bir yapılanma benimsemek zorunda. Bu durum, dediğim gibi, her iki taraf için de geçerli; ancak onlar ayrıca eşdeğer endüstrisi ile nasıl baş edeceğine ve onlarla nasıl bir çalışma içerisine girebileceğine yönelik yeni fikirler geliştirmek mecburiyetindeler.
 
Tam da bu noktada eşdeğer endüstriyi ve aynı zamanda global anlamda uluslararası firmaların işleyiş tarzını bilen, bu iki endüstriyi birbiriyle ilişkilendiren bir oluşumun Türkiye’de bulunmadığını gözlemledik. Cenova Sağlık Ürünleri olarak artık bu noktada bizim yer aldığımızı söyleyebiliriz. Bizim en büyük özelliğimiz, eşdeğer endüstrisi ile uluslararası endüstriyi birleştiren bir çözüm platformu olmamız.
 
Halihazırda lisansı alınan ürünler neler?
Cenova Sağlık Ürünleri olarak biz ilk etapta Cardyn, Glynose, Diameprid gibi ürünleri kapsayan kardiyovasküler ve diyabet alanlarında hizmet vereceğiz. Halihazırda birkaç başka ürün için de görüşmelerimiz sürüyor. Gelecek yıldan itibaren onkoloji, merkezi sinir sistemi, immünoloji, oftalmoloji gibi alanlarda etkin ürünleri de pazara sunacağız. Bu konudaki girişimlerimiz ve görüşmelerimiz halen sürüyor.
 
Bizim en büyük özelliğimiz eşdeğer ilaç ve uluslararası ilaç sektörleri ile işbirliği içerisinde çalışacak olmamız. Eşdeğer firmalar için yurtdışına açılma ve daha etkili promosyonel çalışmalar başta olmak üzere çeşitli alanlarda destek veren, yenilikçi ilaç firmaları için de ihtiyaç duydukları noktada yer alan bir firma olmayı gözetiyoruz. Genel olarak aslında biraz da esprili bir ifadeyle “ultimate marketing machine” olarak tabir edilen bir konumda yer alacağımızı söylemek mümkün.
 
Cenova Sağlık Ürünleri’nin önümüzdeki yıllar için orta ve uzun vadeli öngörüsü nedir? Açıkçası orta ve uzun vadede Türkiye ilaç pazarında önemli bir hareketlilik sağlayacağımıza inanıyoruz. Bu anlamda sadece satış ve pazarlamaya odaklanmayacağımızı vurgulamak istiyorum. Herşeyden önce hedefimiz, paydaşlarımızın sorunlarına çözüm üretebilen, sürdürülebilir çözüm önerileri ile yenilikçi yaklaşımlar geliştirebilen bir konumda olmak. Daha önce de belirttiğim gibi, dışarıdan bakıldığında burada yaşanan sorunlara daha farklı bir projeksiyon tutmak mümkün olabiliyor. Ekip olarak bizler, bugüne kadar edindiğimiz tecrübeleri, sahip olduğumuz vizyonla birleştirerek sektöre yeni bir dinamizm getireceğimize inanıyoruz.
Saha ekibimize de özel bir önem veriyoruz. Herkesin bildiği gibi hekim ziyaretlerine yönelik getirilen kısıtlamalar, firmaların çalışma modellerini değiştirmeye başladı. Bu farkındalıktan hareketle çıktığımız yolda, her tür teknolojiye açık, yenilikçi, heyecanlı bir saha ekibi kurduğumuzu söyleyebilirim.
 
Firmanın yönetim kadrosundan bahseder misiniz? Cenova Sağlık Ürünleri, şu ana kadar bahsettiğim ihtiyaçlar doğrultusunda harekete geçen girişimcilerin ürünüdür. Yalnız bir noktayı önemle vurgulamak istiyorum; kurucu ortaklardan Nezih Barut’un firmadaki varlığı Abdi Ibrahim ilaç firmasından bağımsızdır. Şahsi bir girişimdir ve bu oluşum Abdi Ibrahim ilaç firması ile ilişkili değildir. Basında, Nezih Barut’un Abdi Ibrahim ile özdeşleşmesinden kaynaklanan bir yanlış aktarım söz konusu. Bu hususu özellikle belirtmek isterim. Nezih Bey’in yanı sıra kurucular arasında kamuoyunun yakından tanıdığı Özcan Tahincioğlu ve iki önemli iş adamı daha yer alıyor.
 
Yaşanan son gelişmeler ışığında Türkiye ilaç pazarının durumunu genel olarak nasıl değerlendiriyorsunuz? Seneler önce aslında son derece istikrarsız bir ortamdaydık diyebilirim. Senede beş bakan değiştirdiğimiz, hatır senedi ile çalışıldığı ve neredeyse bir yıl devletten paramızı alamadığımız günler geçirdik ilaç sanayi olarak bu ülkede… Artık durum böyle değil açıkçası. Bu açıdan baktığımızda yapılan yasal düzenlemeler ilk bakışta çok sert görünüyor ancak uzun vadede taşlar yerine oturdukça uygulamaların değerlendirmesi daha salim yapılacaktır kanısındayım.
 
Ilaç sektöründe yıllardır gerçekleşeceği öngörülen uygulamalardı bunlar. Özellikle hükümetin fiyat politikalarını değerlendirdiğimizde, şu net bir şekilde söylenebilir ki Türkiye, diğer ülkelere kıyasla daha iyi bir konumdaydı zaten. Belirli bir düzenlemenin eninde sonunda yapılacağı öngörülüyordu ancak bunun uygulanış biçimi beklentiler yönünde olmadı. Eczacı, hekim, endüstri ve distribütörlerin bir araya gelerek geliştirmesi gereken bir süreç vardı. Bu olmadı. Hükümet, her paydaşla tek tek görüştü ve dolayısıyla taraflar kendi çıkarlarını koruma kaygısına girdiler. Sonucu da hep beraber gördük. Bu anlamda uygulamalar söz konusu olduğunda bence en önemli unsur sektörün tüm paydaşlarını kapsayan bir platformun hükümetle görüşmesini sağlamaktır. Aksi halde alınan kararlar hiç kimseyi memnun etmeyecektir. Kanımca, yaşanan bu özel krizden ders çıkartılması gerekli…
 
Yine de ne olursa olsun sahip olduğu insan gücü başta olmak üzere kaynakları, üretim konusundaki etkinliği ile Türkiye aslında hâlen önemli bir pazar. Ekonomik kriz, tüm dünya ülkelerini etkilediği gibi Türkiye’yi de etkiledi elbette, hatta belki de önümüzdeki birkaç yıl daha bu etkileri görmek mümkün olabilir. Fakat şu da ayrı bir gerçek ki; kriz, Türkiye için önemli bir atak zamanı olabilir. Belki çok alışıldık bir söylem olacak ama konumu gereği Türkiye ciddi bir stratejik değere sahip. Potansiyeli ile sahip olduğu değerleri bir arada kullanmak Türkiye ilaç sektörüne ve sağlık pazarına büyük bir ivme getirecektir.
 
Sizce böyle bir uzlaşı noktası ve birlik sağlayabilir mi paydaşlar? Asgari ortak paydada buluşulabilir. Her konuda mutabık olunması elbette beklenemez ancak asgari düzlemde bir anlaşma sağlanabilir. Neticede bütün paydaşların ortak noktası halk sağlığı… Bunu her şeyden önce toplum için yapmak gerekiyor. Kişisel olarak bu konuda ümidimi kaybetmiş değilim.

SİZ DE YORUM YAPIN

Önceki yazıyı okuyun:
Sektörün geleceği konusunda olumlu beklentiler içerisindeyiz

PNG Gerolymatos tarafından kurulan ve 2004’den beri Türkiye’de faaliyet gösteren Genesis Ilaç, Aralık 2009’da Alapis adlı firma ile ortaklık yapma...

Kapat