Creasoup

Farmaskop - İlaç ve Sağlık Profesyonellerinin Dergisi

4 Şubat 2014, Salı 09:22

19 milyon yeni kanser vakası bekleniyor

Dünya Sağlık Örgütü (DSÖ) tarafından “Dünya Kanser Günü” olarak kabul ediliyor. Tüm dünyada olduğu gibi ülkemizde de kanser görülme sıklığında artış yaşanıyor. Uluslararası Kanser Ajansı dünya nüfusunun artışına ve nüfustaki yaşlanmaya bağlı olarak 2025 yılında toplam 19,3 milyon yeni kanser vakası olacağını tahmin ediyor.

TBMM Kanser Araştırma Komisyonu’nun 2011 yılında yayımladığı rapora göre, Türkiye’de yılda 150 bin yeni kanser vakası ortaya çıkıyor. Rapora göre kanser vakalarının yaklaşık yüzde 10’u genetik faktörlerden, yüzde 90-95’i ise çevresel faktörlerden kaynaklanıyor.

Türkiye’de 50 bin akciğer kanseri hastası var

Türk Akciğer Kanseri Derneği Başkanı ve İzmir Dr. Suat Seren Göğüs Hastalıkları ve Cerrahisi Eğitim ve Araştırma Hastanesi’nden Doç. Dr. Ufuk Yılmaz Türkiye’de, 2008 yılı istatistik verilerine göre akciğer kanserinde insidans (bir yıl içinde saptanan yeni akciğer kanserli olgu) hızının, erkekler için yüzbinde 70, kadınlarda ise yüzbinde 8,4 olduğunu bildiriyor. “Adrese dayalı nüfus kayıt sistemine göre, Türkiye’nin 2013 yılı toplam nüfusu 76 milyonun üzerindedir. Buna göre her yıl 30.000 yeni akciğer kanserli hasta oluşmaktadır. Yeni akciğer kanserli hastaların 27.000’inin erkek, 3.000’inin kadın hasta olacağını söyleyebiliriz. Her iki cinsiyette de, 50 yaşından itibaren başlayan görülme sıklığındaki artış, 70’li yaşlarda zirve seviyesine ulaşmaktadır. 2012 yılı itibariyle, ülkemizde yeni ve eski akciğer kanserli (prevalans) 49.264 hasta bulunmaktadır” dedi.

Akciğer kanseri tedavisindeki son gelişmeler

Kanserin ilaç ile tedavisinde, uzun zaman “ilacı uygula, etkiyi izle” stratejisinin uygulandığını ifade eden Doç. Dr. Ufuk Yılmaz, bu uygulamada genel durumu iyi olan hastalara benzer kemoterapi ilaçlarının verildiğini, etkinliğinin ise ancak 2-3 ay sonra anlaşılabildiğini söylüyor. Bugün ise hangi hastaya hangi ilacın  iyi geleceğini , tedavi öncesi saptayabiliyor  durumda  olmamızın önemli olduğunu vurguluyor. Doç. Dr. Ufuk Yılmaz’a göre boğaz ağrısında, nasıl boğaz kültürü alınarak antibiyotik seçilebiliyorsa, artık  kanser tedavisi de böyle planlanıyor.  Bu nedenle bu testlerin yapıldığı merkezlerin yeterlilikleri değerlendirilmeli, geliştirilmeli   ve doğru hastanın doğru tedaviye ulaşabilmesi için doğru test sonucuna ulaşılması sağlanmalıdır.  Doç. Dr. Ufuk Yılmaz “Her hastanın akciğer kanseri aynı tip değildir, aynı tip kanseri olan her hastanın da kanseri aynı değildir. Her tümör farklı özellikler içeren, farklı sayı ve tipte genetik değişikliklere sahip hücrelerden oluşur. Hastadaki tümöre özgü genetik özellikleri tespit edip, tümöre ait genetik imzayı saptamak ve tümörün imzasına uygun kişiye özel ilaçlar seçmek, her kişiye farklı ilaçlardan oluşan bir reçete ortaya çıkaracaktır. Bu reçetedeki ilaçlar, kanserin devamından sorumlu genetik hasarı hedefleyecek ve başarı şansımızı arttıracaktır” şeklinde konuşuyor.

Tedaviye cevap oranları %70-80’lere ulaşıyor

Ülkemizde kansere bağlı ölümlerde akciğer kanseri ilk sırada yer alıyor. Kişiye özel tedaviler bu geniş hasta grubundaki hastalar ve tedavileri arasında bir farklılık  sağlıyor. Doç. Dr. Ufuk Yılmaz bu durumu şöyle özetliyor: “Araştırmalar sonrasında, örneğin adenokanser tipindeki akciğer kanserinin %75’inde genetik değişiklikleri artık biliyoruz. Bu genetik değişiklikleri tek tek veya onlarcasını bir anda tetkik edebiliyor ve genetik değişikliği saptayabiliyoruz. Böylelikle uygun tedavi seçeneklerini  seçebiliyoruz.  Bu şekilde seçilen ilaçlar ile elde edilen cevap oranları %70-80’lere kadar ulaşabiliyor. Bu önemli bir gelişme. Ayrıca bu ilaçların ağızdan alınan tablet şeklinde olması kullanım kolaylığı da getiriyor.”

Maliyet ve yan etki daha düşük

“Bu yeni nesil ilaçların, kemoterapi veya  ışın tedavisi gibi geleneksel tedavilerden en önemli farklarından biri tablet formunda olması. Hastaneye bağımlılığı minimuma indirdiği için kanser tedavisindeki dolaylı maliyet azalmaktadır. Yan etki profili genellikle daha iyi tolere edilebilecek düzeydedir. Bulantı-kusma gibi hastayı üzebilecek yan etkiler oldukça azdır.”

Bilim akciğer kanserini yenecek

“Hedefe yönelik ilaçları şimdilik daha çok, akciğer kanserinin adenokanser alt grubunda kullanıyoruz. Ancak, diğer akciğer kanseri tiplerinde etkili ilaçların araştırmaları devam etmektedir” diyen Doç. Dr. Ufuk Yılmaz’a göre bilim önce akciğer kanserini kronik bir hastalık haline getirmeyi başaracak, sonra onu yenecek. “Ben bunları uzak görmüyorum. Ciddi uzamış yaşam sürelerini yakın gelecekte duyabileceğimizi düşünüyorum” diyen Doç. Dr. Ufuk Yılmaz “Evre 4 akciğer kanseri tedavisinde genetik değişikliklere uygun olarak hedefe yönelik ilaçlar seçildiğinde ortalama yaşam süreleri 2 yıla kadar uzamaktadır. Bazı merkezlerde ortalama yaşam sürelerinin 4 yıla kadar uzadığı bildirilmektedir” diyerek hastalara geleceğe dair umut veriyor.

Akciğer kanseri tedavisinde kullanılan cerrahi, radyasyon (ışın) ve ilaç gibi geleneksel tedaviler konusunda da son yıllarda sağlanan gelişmelerin hastalar açısından sevindirici olduğunu belirten Doç. Dr. Ufuk Yılmaz, “Gelişen anestezi ve cerrahi teknikler başarılı ameliyat oranını arttırırken, yeni cihazlar ile tedavi planlamalarının düzelmesi ışın tedavileri ile elde edilen sonuçlarda iyileşme sağladı. Robotik cerrahi uygulamaları yanında video yardımlı torakoskopik akciğer rezeksiyon operasyonları ile ameliyat sonrası süreçte hastanede kalma süreleri önemli ölçüde azaldı. Işın tedavisinde tümörün yerinin daha iyi tespit edilmesi ve solunum kontrolünü sağlayan cihazlar normal organların ışından daha iyi korunmasını sağladı” şekline konuşuyor.


SİZ DE YORUM YAPIN

Önceki yazıyı okuyun:
Sandoz Hukuk Baş Müşavirliği görevine atama

Sandoz, Hukuk Baş Müşaviri/Uygunluk Denetçisi görevine Altuğ Özgün atandı. Lisans eğitimini Marmara Üniversitesi Hukuk Bölümü’nde tamamlayan Altuğ Özgün, 2007 yılında...

Kapat