Creasoup

Farmaskop - İlaç ve Sağlık Profesyonellerinin Dergisi

13 Temmuz 2011, Çarşamba 16:36

Türkiye’de sağlık harcamaları artıyor

Deloitte Türkiye, sağlık ve ilaç harcamalarının Türkiye’deki durumunu diğer ülkelerle karşılaştırmalı olarak incelediği raporunda, Türkiye’de sağlık harcamalarının Gayri Safi Yurtiçi Hasıla’ya (GSYH) oranının giderek yükseldiğini ortaya koydu.

Türkiye’deki sağlık harcamalarının son 10 yılına bakıldığında sevindirici gelişmeler yaşandığını belirten Deloitte Türkiye Sağlık ve İlaç Endüstrisi Lideri ve Ortak Güler Hülya Yılmaz,

"Kişi başına sağlık harcamalarının 2000 ile 2007 yılları arasında 433 dolardan 767 dolara kadar artış gösterdi. Ancak Türkiye OECD ülkeleri içinde kişi başına sağlık harcamaları tutarı açısından hala son sıralarda. Ayrıca sağlık hizmetlerinde ilaç temininde yaşanan problemler doğrudan toplum sağlığını etkilerken sosyal güvenlik sisteminin yeterince adil ve şeffaf olmaması da sektörü olumsuz yönde etkiyor"

dedi.

Yılmaz, gelişmiş ülkeler dahil çoğu ülkede sosyal güvenlik kurumlarının bütçe açığı verdiğini belirterek önemli olan göstergenin verilen bütçe açıklarının oranı ve bu durumun sürdürülebilirliği olduğunu aktardı.

Deloitte Türkiye tarafından yapılan basın açıklamasında, Türkiye’de toplam sağlık harcamalarının GSYH’ye oranı 2000 yılında yüzde 4,9 iken 2007 yılında yüzde 6’ya yükseldiğine dikkat çekildi. OECD ülkeleri içinde sağlık harcamalarını artıran diğer ülkeler arasında ise İrlanda, Slovakya ve Kore’nin yer aldığı belirtildi. Her ne kadar Türkiye 2000-2007 yılları arasında kişi başı sağlık harcamalarını 433 dolardan 767 dolara çıkarmış olsa da, ülkemizin OECD ülkeleri arasında son sırada yer aldığı vurgulandı.

Raporda, kamunun sağlık harcamaları içindeki payının Türkiye’de 2007 yılında yüzde 67,8 olduğu, sosyal güvenlik anlayışının yerleşik ve kuvvetli olduğu Kuzey Avrupa ülkelerinde yüzde 85’lere kadar ulaştığı belirtildi. Sosyal güvenlik kapsamının dar olduğu ülkelerde (ABD gibi) ise bu oran yüzde 45’e kadar düşüyor.

Deloitte Türkiye’nin basın açıklamasında, sağlık hizmetinin kalitesine ve bilinç düzeyine işaret eden temel göstergelerden bebek ölümü oranında Türkiye OECD ülkeleri içinde kötü bir performans sergilese de Sağlık Bakanlığı’nın 2008’de binde 17 olan bu seviyeyi binde 10’a düşürme hedefinde olduğu ifade edildi.

Raporda ayrıca, Türkiye’de sosyal güvenliğe yönelik olarak merkezi bütçeden yapılan transferlerin giderek arttığı ve kayda değer miktarlara ulaştığı vurgulanıyor. Küresel krizin Türkiye’ye etkileri nedeniyle 2009 yılında transferlerin 52,6 milyar TL olduğu, 2010 yılında 57,7 milyar TL olmasının planlandığı belirtiliyor. 2011 bütçesinde ise 62,4 milyar TL olmasının öngörüldüğüne değiniliyor. Burada dikkat çekici unsurun, Sosyal Güvenlik Kurumu’nun topladığı primlerdeki artışın emekli maaşlarında ve sağlık harcamalarında yaşanan artışın gerisinde kalması olduğu vurgulanıyor. Emekli maaşı ödemeleri ve sağlık harcamaları 2000-2009 döneminde 10 kattan daha fazla artarken, prim gelirlerinin ancak 8 kat arttığına dikkat çekiliyor.

2000 yılından 2009 yılına tedavi giderleri 3 kat artarken özel hastanelerden alınan hizmetlerdeki artış raporun dikkat çekici bir başka verisini oluşturuyor. Özel hastane giderlerinin 2003–2009 döneminde 1,2 milyar TL’den, 3,7 milyar TL’ye artış gösterdiğineişaret ediliyor. 2000–2009 yılları arasında kamunun ilaç harcamaları 2 kat artarken, bu harcamaların GSYH’deki payı yüzde 1’den yüzde 1,6’ya çıktığı vurgulanıyor.


SİZ DE YORUM YAPIN

Önceki yazıyı okuyun:
Sanofi Pasteur’ün tifo aşısı Dünya Sağlık Örgütü’nün ön yeterlilik onayını aldı

WHO'dan alınan onayla beraber, tüm dünyada tifoya en açık olan toplumlarda aşıya erişimi küresel düzeyde kolaylaşması bekleniyor.

Kapat